Lütfen
ama lütfen sadece ismine bakıp bu muhteşem lezzeti denemekten vazgeçmeyin ve
önyargılı olmayın. Öncelikle gelin gözleme nedir ona bir öğrenelim ve bu
kabaklı gözleme fikrine yumuşak bir geçiş yapalım.
Gözleme ince olarak açılmış yufkanın çeşitli içlerle doldurulduktan sonra sac üzerinde pişirilmesi şeklinde hazırlanan bir yiyecektir. (Kaynak: Vikipedi) Şimdi, bu çeşitli kelimesinin içeriğini, çoğu kişi sadece kıymalı ve peynirli
olarak kabul etmektedir. Sevgili okuyucularım, sizlere sesleniyorum eğer siz de
bu yaygın görüşe inanıyorsanız, bilin ki ansiklopedilere karşı gelmiş
bulunmaktasınız. Tanıma ters bir kere… Gelin devam edelim Vikipedi ne diyor. Gözleme çok sayıda içler kullanarak
hazırlanabilir: Peynirli Gözleme, Kıymalı Gözleme, Ispanaklı Gözleme, Közlenmiş
Patlıcanlı Gözleme. Koskoca ansiklopedi bile ıspanaklı ve közlenmiş
patlıcanlı olmak üzere iki çeşide daha izin vermiş. Bu bilgiden sonra gözleme
için çizdiğiniz sınırların biraz daha genişlemiş olduğunu umuyorum ve hikayeme
devam ediyorum.
Gözleme
için benim tanımım ne acaba diye düşündüm. İsmini duyduğum zaman kafamda
canlanan görüntü genellikle yaz tatillerinde anneannemlerde anneannemin ve
annemin son derece yaratıcı olarak çeşitlendirilen içler ile sacda birbirlerinden
nefis gözlemeler hazırlaması. Yani benim katı kurallarım ve sınırlarım hiç
olmadı diyemem, itiraf ediyorum küçükken ben de sadece peynirli olanları tercih
ederdim. Hatta menüde peynirli olmazsa sevgili annem benim için mutlaka
hazırlardı. Ama zamanla patatesli, yoğurtlu, kabaklı, ıspanaklı vb. bir çok
gözleme yedim ve gözleme kavramı benim için kabakla bütünleşik bir hale geldi.
Bu bol acılı, yanında beyaz peynirle muhteşem bir birliktelik sergileyen
gözleme yapıldığının ertesi günü sabah kahvaltısında çok lezzetli oluyordu.
Annem, ablam, anneannem ve benim kahvaltı masası sohbetlerimiz miydi bu kadar
lezzetli olan bilemem ama katkısı olduğuna eminim. Sonra Ankara’da Pazar
günleri genellikle akşamüzeri yenen akşam yemeklerimizi de gözleme süslerdi
çoğu zaman. Tabi sac yok ortada, annem mutfakta çakma bir sac yaratıp yapışmaz
teflon tavada yapardı gözlemeleri. Yemeğini erken bitiren babam içeri giderdi
ve annemim, ablamın ve benim aramızda geçen güzel sohbetlerle yenirdi bu
yumuşacık, güzel yemek. İşte gözleme denince benim hayalimde canlananlar
bunlar, bu satırları yazarken o günlere döndüm, sanki tekrar tekrar yaşadım ve
anılarıma gülümsedim. Yüzümde tatlı bir tebessüm, lütfen bu lezzetten kendinizi
mahrum bırakmayın ve sabah kahvaltısı, öğlen yemeği, akşam yemeği ve çay saati
gibi her öğüne uyum sağlayabilen lezzeti mutlaka deneyin diyorum.
Sevgili
Vikipedi, gözlemenin hazırlanmasını üç ana başlık altında vermiş. Resimli hem
de, isteyenler girip bakabilir, muhtemelen gözlemeler pişerken saçlarına yağ
kokusu sinmesin diye başında örtü olan bir teyzenin resmi de var. Merak etmeyin
bizim tarifimizde yağ olmadığı için saçlarınızı örtmenize gerek olmayacak. Ama
illa ki geleneksellikten ayrılmayalım diyorsanız siz bilirsiniz, beyaz bir örtü
bulun – aynı Vikipedi’dedi teyzeninki gibi – ve bağlayın saçlarınızı. Bakım
kabaklı gözlemeyi de bu başlıklara uyarlayabiliyoruz, onu ayrı bir yerde
tutmanıza gerek yok diyor ve başlıyorum.
1) Yufkanın Açılması
Şimdi
bu aşamada yufkadan yardım alıyoruz, zamanınız bol ise ne kadar güzel buyurun
hazırlayın, hatta bir gün keyifli keyifli birlikte hazırlayalım. Ama bu gün
benim vaktim sadece mahallenin muhteşem yufkacısından yufka almama izin verdi.
·
3 adet
yufka
2)
Gözlemenin Doldurulması
Doldurmadan
önce içini hazırlamak gerek tabi. Efendim 6 adet orta boy kabağı rendenin iri
kısmı ile, çok fazla sulanmaması için, rendeliyoruz. Yapışmaz bir tavada 2 adet
orta boy soğanı üzerine çok az tuz ekleyerek kavuruyoruz. Ben genellikle yağ
eklemiyorum, ama dilerseniz 1 tatlı kaşığı kadar zeytinyağı ilavesi
yapabilirsiniz. Daha sonra, beğenilecek miyiz endişesi taşıyan şefkate muhtaç
kabakları ilave edip, zavallıların göz yaşları tükenene kadar pişiriyoruz.
Malumunuz kabak dediğimiz sebze, çok faydalı olmasına rağmen bir türlü
kabullenilmemenin, hep dışlanmanın sonucu olarak çok duygusaldır. Hemen
ağlamaya başlar. Bu nedenle özellikle börek, poğaça, gözleme vb. kullanılırken
iyice suyunun sıkılması veya ocakta pişirilerek suyunu çekmesi sağlanmalıdır.
Ben, asıl vitaminli yerinin boşa gitmemesi için suyunu almasını tercih
ediyorum. Evet, nerede kalmıştık… Pişirme işlemimiz tamamlandıktan sonra arzuya
göre pul biber ve karabiber ile tatlandırıp, 10 dal maydanozu ve 10 dal
dereotunu incecik doğrayıp hazırladığımız içe ilave ediyoruz. ( Lütfen,
duygusal kabağın en yakın dostu olan ve kaderi kabakla aynı olan dereotunu
eklememezlik yapmayın. Çünkü, en yakın destekçisi dereotu olan kabak, o olmazsa
istenen performansını asla vermez, benden söylemesi. )
Bir
gözleme çeyrek yufkadan hazırlanacak şekilde yufkalarımızı dört eşit parçaya
bölüyoruz. Yufkaların içine hazırladığımız içten koyarak zarf şeklinde kapatıp
bir sonraki aşama için, yapışmayan bir tavayı yeterli ısıya ulaşmasını sağlamak
için ocağın üzerine alıyoruz.
3)
Pişirilmesi
Geldik
en son aşamaya. Vikipedi’de bu aşamada sac kullanıldığı belirtilmiş ama, baktım
iyice okudum ocak kullanmayın demiyor. Yani sorun yok. Teflon tavamızı iyice
ısıtıyoruz ki, yağ kullanılmadığı için gözlemelerimiz yapışmayın. Arzu
ederseniz yumurta fırçası yardımı ile 1 çay kaşığı kadar zeytinyağını tavayı
yağlamak için kullanabiliriz. Isınan tavamızda, gözlemelerimizi önleri ve
arkaları kızarıncaya kadar pişiriyoruz ve yanında mutlaka beyaz peynir, süzme
yoğurt ve mis gibi kokulu bir çay ile ikram ediyoruz. E artık afiyet olsun !
Unutmadan
belirtilen ölçülere yapıldığı zaman sadece bir dilim ekmekle hemen hemen
eşdeğer bir kalorisi olan bu gözleme içerdiği sebze ile de diyet yapanlar veya
sağlıklı beslenmek isteyenler için çok doğru bir tercih olacaktır.
by Chef Na