Şu ana kadar tanıdığım insanlar
bamyayı sevenler ve sevmeyenler olarak iki gruba ayırabilirim. Bamya hakkında
olsa da olur olmasa da diye yorum yapan birisiyle henüz karşılaşmadım. Ya çok
seviliyor ya da hiç sevilmiyor. Gri bir bakış açısı yok zavallıya karşı, ya
siyah ya beyaz. Sevenler ekşi tadından vazgeçemezken, sevmeyenler “yapışkan,
sümüksü” diye çok çirkin ithamlarla suçluyorlar onu. Bu suçlamalar karşısında
üzülen zavallı bamya, salya sümük ağlamaya başlıyor ve kendini asla
sevdirmiyor. O’na yaklaşmayı bilirseniz asla sizi utandırmaz, ne salyası kalır
ne de sümüğü.
Ebegümecigiller familyasından;
yaprakları asma yaprağına benzeyen, meyvesi beş bölmeli, tohumları yuvarlak ve
yeşilimtrak gri renkte, sebze olarak yenen bir bitki olan, hiçbir zararı olmadığı
gibi, sağlık için çok faydalı ve bence çok da lezzetli olan zavallı bamyanın
neden sevilmediğini hiç anlamam. Bamya da yaz mevsimine bayılır, aynı benim
gibi. Bir yıl içerisinde en güzel ve keyifli zamanlarını yazın yaşar. Bir yaz
sebzesi olsa da, dondurulmuşu ve konservesiyle diğer mevsimlerde de varlığını
sürdürebilir. Belki tazesi kadar lezzetli olmaz, ancak bize fayda sağlamak
adına zor da olsa dayanır tüm yıl boyunca. Magnezyum ve demir bakımından
oldukça zengin bir bitki olan plaj güzeli, sindirimi çok kolay olduğu için
diyet yapan kişiler için birebirdir. Hatta plajlarda bu kadar rahat boy
göstermesinin, hep formda olduğu için bikini ve mayokinilerin bolca giyildiği yaz
mevsimini çok sevmesinin nedeni budur. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasına,
kanın temizlenmesine, halsizliğin giderilmesine yardımcı olmasının yanında,
içeriğindeki lif oranının yüksek olması nedeniyle kabızlık çeken kişilere de
iyi gelmektedir. Yazın
tazesini, kışın da dondurulmuşunu çok sık tükettiğim bamyaya çocukluğumdan beri
hep beyaz bir perdeden baktım, biz ailecek çok severiz bamyayı, annem de harika
yapar. Bu yazımda bamyanın, yaz mevsiminin son kırıntılarını toplamaya çalışan
Ekim ayında olmamız nedeniyle yaz mevsimine uygun versiyonunu paylaşmak
istiyorum sizlerle. İlerleyen zamanlarda soğuk kış günlerinde gereken kışlık
kıyafetleri ile yenilenmiş imajıyla bamya tekrar sizlerle buluşacak. Bu zaman
içersinde, O’na siyah perdeden bakanlarınız varsa, beyaz tarafa geçmeniz ve
tarifimi denemeniz dileğiyle… Bu muhteşem lezzeti mutfağınızdan eksik etmeyin. Afiyet
olsun.
- 1/2 kg taze bamya ( Dondurulmuş ya da kurutulmuş da kullanılabilir. )
- 1,5 yemek kaşığı zeytinyağı
- 5 domates ( Mevsimine göre katkısız domates suyu da kullanılabilir, 2 su bardağı kadar )
- 1 baş sarımsak
- 2 orta boy soğan
- 1 adet küp esmer şeker
- 2 adet limonun suyu
Hazırlık
işlemine bamyaların bikinilerini giyip denize girmelerine yardımcı olarak
başlıyoruz. Şapka diye tabir edilen baş kısımlarını konik piramit şeklinde kesip,
bamyaları bir adet limonun suyunu sıktığımız suyun içerisinde 20 dakika kadar. Konik-piramit
şeklinde kestik artık kesinlikle ağlamayacaklar, limon suyunda beklettik ne
salya kaldı ne de sümük.
Not:
Bamyanın sap kısmını konik-piramit şeklinde kesmek yerine tamamen kesmek daha
pratik olduğu için tercih edilir. Bu tamamen risk almaktadır. Bamyaları hemen
limonlu suya atsanız bile ağlayabilir ve salya sümük olabilirler. Bu riski alıp
almamayı tamamen size bırakıyorum.
1
yemek kaşığı zeytinyağında soğanlarımızı iyice kavurup hemen ardından ince
doğranan sarımsakları ilave ediyoruz. Burnumuza sarımsağın zeytinyağıyla olan
aşkının kokusu gelene kadar kavurma işlemimize devam ediyoruz. Ardından küp
şeklinde doğranmış domatesleri de ilave edip 1-2 dakika daha kavuruyoruz.
Önümüzde deniz-güneş-kum üçlüsüne kavuşmamıza aylar varken, kıskançlık yapıp
yeter yüzdüğünüz diyerek bamyaları sudan alıp kuruladıktan sonra, tencereye
ilave edip, üzerlerine 2 adet limonun suyunu döküyoruz. Unutmadan, bu lezzetli
bamyalar çok hassaslar… Onları düdüklü tencere gibi baskıcı tencerelerin
içerisine koyarsanız, kırılıp, dağılıp, alt üst olabilirler. 20 dakika gibi bir
sürede pişmiş olan bamyalara pişmesine yakın tuz ilave edip 15 dakika kadar
ağzı kapalı dinlendiriyoruz ve artık servise hazırlar. Afiyet olsun…
by
Chef Na
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder