28 Kasım 2011 Pazartesi

ELMALI KEK


Elma ve tarçının enfes uyumu, nefis bir koku...

Malzemeler
  • 3 adet orta boy elma
  • 3/4 su bardağı esmer şeker
  • 2 adet oda sıcaklığında yumurta
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 su bardağı kepekli un
  • 1 su bardağı ceviz
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
Yumurta ve şekeri iyice kabarana kadar, yaklaşık 15 dakika kadar mikser ile karıştırıyoruz. Unu ve kabartma tozunu eleyerek ( elekte kalan kepekleri de ilave ederek ), cevizi ufak ufak kırılmış şekilde ve tarçını yumurta ve şekere ilave edip tekrar karıştırıyoruz. Ardından küp küp doğranmış elmaları da ilave edip, alttan üste doğru tahta bir kaşık yardımı ile yavaşça karıştırıyoruz.


Unlanmış küçük kare bir borcam veya kek kalıbına( 25*25 ) karışımı döküp, 170 derecelik fırında 35 dakika pişiriyoruz. Resimden kekim kabarmamış gibi görünebilir, hatam büyük bir kalıba koymak oldu, malzeme az geldi. Yoksa benim kekim de kabaracaktı :)))) Çok hafif ve çok lezzetli oldu, mutlaka deneyin, afiyet olsun...

by Chef Na





ISPANAKLI & PIRASALI GÖZLEME


İçerdiği sebzeler ile de diyet yapanlar veya sağlıklı beslenmek isteyenler için çok doğru bir tercih olacaktır. Yanında beyaz peynirle birlikte sabah kahvaltılarınıza çok çok yakışacak!!!

Malzemeler

·         1/2 kg yufka

·         1/2 kg ıspanak

·         1/2 demet maydanoz

·         1 adet orta boy kuru soğan

·         1 sap pırasa

·         Tuz, kara biber, pul biber

Ispanakları güzelce yıkıyoruz. Ispanak yapraklarını ve maydanozları ince ince doğruyoruz. Kuru soğanı da ince kıyıp, pırasayı da çok küçük parçalar halinde doğruyoruz. Baharatları da ilave ederek tüm malzemeleri karıştırıyoruz.

Bu gözlemeyi yapmak için hazırlanırken, tezgahın üzerinde duran pırasaların gözüme çarpmasıyla, ıspanağın yanına ilave etmeye karar verdim. Çok farkedilmedi, ama lezzet kattı. Arzuya göre sadece ıspanaklı olarak da hazırlayabilirsiniz.

Bir gözleme çeyrek yufkadan hazırlanacak şekilde yufkalarımızı dört eşit parçaya bölüyoruz. Yufkaların içine hazırladığımız içten koyarak zarf şeklinde kapatıp yapışmayan bir tavayı yeterli ısıya ulaşmasını sağlamak için ocağın üzerine alıyoruz.



Teflon tavamızı iyice ısıtıyoruz ki, yağ kullanılmadığı için gözlemelerimiz yapışmayın. Arzu ederseniz yumurta fırçası yardımı ile 1 çay kaşığı kadar zeytinyağını tavayı yağlamak için kullanabiliriz. Isınan tavamızda, gözlemelerimizi önleri ve arkaları kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun!

by Chef Na


KIYMALI GÖZLEME



Yanında dumanı tüten bir bardak çay ile mütiş giden bir lezzet. Gözlemeyi, böreği kıymalı olmazsa yemeyenler için en sağlıklı haliyle!!!
Malzemeler
·         1/2 kg yufka
·         250 gram yağsız dana kıyma
·         3 adet domates
·         3 adet yeşil biber
·         1/2 demet maydanoz
·         2 adet orta boy kuru soğan
·         Tuz, kara biber, pul biber
Yufka hariç bütün malzemelerimizi 2 yemek kaşığı su ilave ederek karıştırıyoruz.
Bir gözleme çeyrek yufkadan hazırlanacak şekilde yufkalarımızı dört eşit parçaya bölüyoruz. Yufkaların içine hazırladığımız içten koyarak zarf şeklinde kapatıp yapışmayan bir tavayı yeterli ısıya ulaşmasını sağlamak için ocağın üzerine alıyoruz.


Teflon tavamızı iyice ısıtıyoruz ki, yağ kullanılmadığı için gözlemelerimiz yapışmasın. Arzu ederseniz yumurta fırçası yardımı ile 1 çay kaşığı kadar zeytinyağını tavayı yağlamak için kullanabiliriz. Isınan tavamızda, gözlemelerimizi önleri ve arkaları kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun!
by Chef Na


23 Kasım 2011 Çarşamba

KIYMALI ŞEHRİYE ÇORBASI

 
Hem protein, hem karbonhidrat bir arada, hem de en sağlıklı hallerinden biriyle. Kış aylarında içimizi ısıtan, yanında makul miktarda ekmek ve salata ile birlikte tek başına bir öğün olan bu lezzetli  çorbaya hayır diyemeyeceksiniz… 

Malzemeler

  • 200 gr yağsız dana kıyma
  • ½  su bardağı çorbalık şehriye ( Tel ,arpa veya kuskus olabilir. )
  • 2 adet sivri yeşil biber
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • Tuz, kara biber, pul biber


İyice ısıtılan teflon tencerede kıyma yağ ilavesi yapılmadan kavruyoruz. Daha sonra salça ilave edilerek birlikte 1-2 dakika daha çeviriyoruz. Üzerine sıcak su ve arzuya gore baharatları ilave ediyoruz. Su kaynayınca şehriyeleri ve ince doğradığımız biberleri de ilave ediyoruz. Kısık ateşte 15 dakika kadar daha pişirip, üzerini kıyılmış maydanozla süsleyerek servis yapıyoruz.

By Chef Na

KURU FASULYE



Sırada sağlıklı beslenmenin demirbaşlarından bakliyat ailesinden gelen kuru fasulye var!!! Türk mutfağının olmazsa olmazı olan kuru fasulye tam bir protein deposu. İçerdiği hayvansal olmayan protein ve lifli yapısı ile kırmızı etten hiç bir eksiği yok! Sinirleri kuvvetlendiren kuru fasulye, sağlıklı beslenme diyetlerinde de rahatlıkla tercih edilebilecek bir yiyecek. Afiyet olsun…

Malzemeler



  • 500 gr  yağsız dana kuşbaşı
  • 2 su bardağı kuru fasulye
  • 3 adet kuru soğan
  • 3 adet yeşil biber
  • 4 adet domates
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • ½ yemek kaşığı biber salçası
  • Tuz, kara biber, kırmızı toz biber
 

Vitamin ve mineral değerlerinde kayıp meydana gelmemesi için, bir gece önceden yıkayıp suda beklettiğimiz kuru fasulyeleri, bol suyla yumuşayıncaya kadar pişirip süzüyoruz. Bu şekilde gaz yapmasının da önüne geçmiş oluyoruz. Kuşbaşı doğranmış 500 gr yağsız dana etini düdüklü tencerede  yarım saat kadar pişiriyoruz.  

Güveç tenceresinin en altına ince doğradığımız soğanları yerleştirip sırası ile; kuşbaşı etleri, iri doğranmış biberleri ve kabukları soyulup doğranmış olan domatesleri yerleştiriyoruz.



ZEYTİNYAĞLI PIRASA


Daha önce börek haliyle çay saatlerinde bize eşlik eden pırasa, şimdi zeytinyağlı olarak öğlen ve akşam yemeklerinde bize eşlik ediyor. Limonla birlikte inanılmaz bir uyum sergileyen bu kış sebzesi bol miktarda miktarda C, K ve B vitaminleri ile potasyum, kalsiyum, silisyum, manganez, kükürt, bakır, iyot ve demir içeriyor. Sindirim sistemi için çok faydalı olan pırasa, tüm vücudu ve kanı temizliyor. Burada belirtmediğim daha bir çok faydası varken, bize de afiyetle yemek düşüyor…   

Malzemeler

  • 1kg pırasa
  • 1 adet havuç
  • 1 adet soğan
  • ½ su bardağından bir parmak eksik bulgur
  • 2 adet kesme şeker
  • ½ yemek kaşığı domates salçası    
  • 1,5 yemek kaşığı zeytinyağı  
  • 1 adet limon
  • Tuz


Tecereye doğranan soğanları, yuvarlak doğranan havuçları ve 1 yemek kaşığı zeytinyağını koyup, kısık ateşte biraz kavuruyoruz. Daha sonra ayıklayıp yıkadığımız ve iri doğradığımız pırasaları ilave edip; domates salçası, tuz ve üzerini geçecek kadar su ilave ediyoruz. Kaynayınca üzerine yıkadığımız bulguru ve limon suyunu da ilave edip; pırasalar yumuşayıncaya kadar yaklaşık yarım saat adar pişiriyoruz. Pişmiş olan pırasanın üzerine yarım yemek kaşığı zeytinyağını gezdirip, ağzı kapağı kapalı olarak soğumaya bırakıyoruz.

Servis sırasında üzerine bol bol limon sıkarak afiyetle yiyoruz… 

By Chef Na



18 Kasım 2011 Cuma

HAMSİ BÖREĞİ



Kim demiş kendisi küçük, faydaları büyük denizlerin kralı, sofraların tacı hamsinin sadece tavası lezzetli olur diye!!! Zengin bir protein deposu olan, zeka gelişimi açısından faydalı olan ve bol miktarda iyot içeren minik balık hamsinin, beklenen faydaları sağlaması için tüketilmesinde bazı hususlara dikkat edilmesi gerekiyor. Kızartılarak tüketildiği zaman, faydasını büyük ölçüde kaybedecek olan hamsinin en sağlıklı hallerinden biri karşınızda, hem de damak tadından hiç bir şey kaybtmeden. Fırında hamsi olarak da adlandırabileceğimiz bu tarifi, şekil olarak böreğe benzettiğim için ismine hamsi böreği dedim. Benim en sevdiğim lezzetlerden birisi olan hamsi böreğimi umarım sizler de en az benim kadar beğenirsiniz.

Malzemeler
  • 1/2 kg hamsi
  • 2 adet orta boy kuru soğan
  • 5 diş sarımsak
  • 1/2 demet maydanoz
  • 1/2 demet dereotu
  • 2 adet küçük boy patates
  • 1/2 çay kaşığı kadar tane karabiber
  • 1 çay kaşığı kadar pul biber
  • Tuz
  • 2 yemek kaşığı kapari
  • 1 adet limon
Minik mucizelerin baş kısımlarını kopartıp, iç kısımlarını çıkartıyoruz. Ardından kılçıklarını çıkartıp kuyruk kısımlarını da çıkartarak işin en keyifsiz kısmını tamamlıyoruz. Yıkadığımız hamsileri süzgece alıp suyu iyice süzülene kadar bekletiyoruz.

Diğer tarafta, soğanları irice doğrayıp sarımsak dişlerini bütün halde kalacak şekilde doğramadan soyuyoruz. Patateslerin çiğ kalmaması için cips kalınlığında olacak şekilde ince ince doğruyoruz. Maydanoz ve dereotunu da doğradıktan sonra, küçük bir fırın tepsisine yağlı kağıt seriyoruz.

Hamsileri, sırt kısımları aşağıda kalacak şekilde tepsinin altına aralarında boşluk kalmayacak şekilde dizip, üzerine soğan, sarımsak, patates, maydanoz, dereotu, kapari koyarak; tane karabiber, pul biber ve tuz serpiyoruz. Börek harcımızın üzerini kalan hamsiler ile, sırt kısımları yukarı bakacak şekilde kapatıyoruz.


Yuvarlak şekilde doğranmış olan limon dilimleri üzerine yerleştirilen böreğimizi 180 derecelik fırında yaklaşık 1 saat kadar pişiriyoruz.

Buharda haşlanmış havuç, brokoli ve karnıbahar yanında garnitür olarak çok lezzetli oluyor, hem de tabağın daha daha dolu görünmesini sağlayarak öncelikle gözümüzün doyması konusunda bize zarar vermeden yardımcı oluyor.

Afiyet olsun :)

by Chef Na

17 Kasım 2011 Perşembe

LAHANA DOLMASI



Eşimin mi yoksa canım babamın mı daha çok sevdiğini bilemediğim, sanırım herkesin çok beğenerek yediği nefis bir lezzet...

Malzemeler

1 orta boy lahana
400 gram yağsız dana kıyması
1/2 su bardağı bulgur
3 orta boy soğan
4 diş sarımsak
1/2 demet maydanoz
1/2 demet dere otu
3 yemek kaişığı toz nane
2 yemek kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı biber salçası
Tuz, kara biber, pul biber

Dolmamızın vücudumuz tarafından kutlamalarda karşılanması için iç harcında kullanacağımız bulguru yıkayıp, üzerine 1/4 su bardağı kadar sıcak su ilave ederek 15-20 dakika kadar bekletiyoruz.

Lahananın yapraklarını ayırdıktan sonra, kaynayan tuzlu suda 1-2 dakika kadar haşlayarak süzgecin üzerine alıyoruz.

Soğan, sarımsak, maydanoz ve dere otu incecik kıyılarak suyunu emen bulgura ilave ediyoruz. Ardından, tuz, kara biber, pul biber, kıyma, 1 yemek kaşığı domates ve 1 tatlı kaşığı biber salçasını ilave ederek harcımızı iyice karıştırıyoruz.

Haşlanmış lahana yapraklarını hazırlamış olduğumuz harç ile doldurarak sıkıca sarıyoruz.

Dolmayı pişireceğimiz tencerenin dibine, tencerenin dibinin tutmaması için arta kalan lahana yapraklarını yerleştirip, üzerine dolmalarımızı yerleştirip; dolmaların üzerlerini bir tabak ile kapatıyoruz. Yarım su bardağı sıcak su ilave ederek, kaynadıktan sonra ocağın altını en kısık seviyeye getiriyoruz.

Dolmalarımızın ğişmesine yakın 1 çorba kaşığı domates salçasını 1/2 su bardağı sıcak su ile karıştırarak, dolmaların üzerindeki tabağın altından ilave ediyoruz. 15 dakika daha en kısık ateşte pişirip, üzerine bol limon sıkarak afiyetle yiyoruz.

by Chef Na

YOĞURTLU ÇORBA


Upuzun bir aradan sonra merhaba tekrar :)) Biliyorum çok uzun bir ara verdim, malum iş yoğunluğu ve çok güzel bir tatil nedeniyle... Bu uzun arayı, çocukluğumdan beri çok çok sevdiğim, havaların soğumaya başladığı şu günlerde de içimizi sıcacık yaparak ısıtacak yoğurtlu çorbayla sonlandırıyorum. Benim kadar sizin de beğenmeniz dileğiyle, afiyet olsun...

Malzemeler
  • 1/2 su bardağı aşurelik buğday
  • 1 su bardağı süzme yoğurt
  • 1 yumurta
  • 1 tatlı kaşığı toz nane
  • Tuz, karabiber, pul biber

Eveeet, aşurelik buğdayı bir gün öncesinden ayıklayıp, yıkıyoruz ve üzerini geçecek kadar su ilave edip 15-20 dakika kadar kaynatıp, tencerenin ağzını kapatıyoruz. Ertesi gün üzerine biraz daha sıcak su ilave edip 15-20 dakika kadar pişiriyoruz.

Süzme yoğurdu hafif akışkan kıvama gelecek şekilde su ile seyreltiyoruz. Daha sonra 1 yumurtayı ilave ederek yoğurt ve yumurtayı iyice karıştırıp; buğdayların yanına ilave edip, çorbanın tuzunu ekliyoruz.

Yoğurdun kesilmemesi için sürekli karıştırarak çorbayı kaynatıyoruz. Kaynadıktan sonra ocağın altını en kısık ayara getirerek 30 dakika kadar daha pişiriyoruz.

Arzuya göre içerisinde 1-2 avuç kadar haşlanmış nohut da ilave edilebilir. Küçükken nohut ilave edilmiş yoğurtlu çorbanın ismini "bebekli çorba" olarak değiştirmiştim. Benim anılarımdaki yoğurtlu çorba her zaman bebekli olduğu için, genellikle nohut ilave ediyorum. Size de şiddetle tavsiye ediyorum.


Evet, artık hazır olan çorbamızın üzerine nane ve pul biber serperek, bizi ısıtacak bu lezzetle buluşuyoruz.

by Chef Na

19 Ekim 2011 Çarşamba

FIRINDA USKUMRU



Mevsimlerden sonbahardayız, Ekim ayında. En lezzetli olduğu dönem Eylül ayından yumurtlamaya başladığı Ocak ayı sonuna kadar olan füze şeklindeki enfes uskumruların tam zamanındayız yani. Bu süre içersinde yağ oranı istenilen kıvama ulaşan uskumrunun ızgarası, kağıt kebabı, dolması, tuzlaması, köftesi vs. yani aklınıza gelebilecek her şekli nefis olur. Bu aylar dışında yağ oranları azaldığı için genellikle tavada pişirme yöntemi tercih edilir.  Ancak sevgili okuyucu hafiflemekten öte, vücudumuza ihtiyaç duyduğu besinleri en sağlıklı pişirme yöntemleriyle hazırlayarak sunmak için en doğru mevsiminde, fırında hazırladım uskumruyu. Bakalım beğenecek misiniz?

Malzemeler ( 4 kişi için )

  • 4 adet fileto şeklinde kesilmiş uskumru ( Yaklaşık 1 kg kadar )
  • 3 baş sarımsak
  • 3 adet orta boy soğan
  • Defne yaprağı
  • Tane karabiber, deniz tuzu ( normal tuz da kullanılabilir ), pul biber
  • 1 adet domates
  • 1 limon
  • 4 adet biber biber

Yuvarlak doğradığımız soğanları yağlı kağıt serdiğimiz fırın kabına yerleştiriyoruz. Yıkanıp temizlenmiş olan fileto uskumruları soğanların üzerine alıp, tane karabiber deniz tuzu serpiştiriyoruz. Her bir somon diliminin üzerine bir adet defne yaprağı, yuvarlak dilimlenmiş domates koyup filetoların üzerine yuvarlak kesilmiş limon dilimi ve biberi de yerleştirip, fırın kabının boş kalan yerlerine sarımsakları soymadan yerleştiriyoruz. 200 dereceye ayarlı fırında yaklaşık 40 dakika kadar pişiriyoruz ve her şey hazır. Üzerine bol limon sıkarak, bu enfes lezzetin keyfini çıkartmaktan başka yapılacak bir şey kalmadı, afiyet olsun !! 


Mesaj var: Kiremitte ızgara uskumru tarifim çok yakında…       

by Chef Na




18 Ekim 2011 Salı

FIRINDA SOMON



Malzemeler ( 2 kişi için ) 

  • 2 dilim somon balığı ( 400 – 450 gr kadar )
  • 2 baş sarımsak
  • Defne yaprağı
  • Tane karabiber, deniz tuzu ( normal tuz da kullanılabilir ), pul biber
  • 1/2 demet maydanoz

Yıkamış olduğumuz somon dilimlerini, altlarında soyulmuş sarımsaklar olacak şekilde yağlı kağıt serdiğimiz fırın kabına yerleştiriyoruz. Üzerlerine tane karabiber, deniz tuzu serpiştiriyoruz. Her bir somon diliminin üzerine bir adet defne yaprağı koyup 200 dereceye ayarlı fırında yaklaşık 40 dakika kadar pişiriyoruz. Servis tabağının altına doğranmış maydanozları yayıp üzerine balığı koyarak servis ediyoruz.  

by Chef Na

SALÇALI SOMON BALIĞI

 


Kış mevsimine giderek daha çok yaklaştığımız, bu puslu, yağmurlu, güzel (!) Salı gününden el sallayarak merhaba diyorum ve müthiş bir hafta geçirmenizi diliyorum.

“CHEFNA” nın vizyonu okuyucularını hafifleterek gülümsetmek, hafifleme amacı taşımayanların da sağlıklı beslenmesine destek olmak iken somon balığı ile hazırlanan tarifler olmadan amaca ulaşmak neredeyse imkansızdı. Çünkü somon, içerdiği iyot ve özellikle omega-3 ile hem tok tutuyor hem de kaliteli bir protein kaynağı olarak metabolizmayı hızlandırıyor.  İşin uzmanları da haftada iki kez mutlaka balık tüketin derken, en azından bir öğünün somon, uskumru, konserve ton balığı veya “eğer bulabilirseniz” kuzey denizlerinde yaşayan Ringa balığı gibi yağlı balıklardan oluşmasını şiddetle tavsiye ediyorlar.

Evet yanlış duymadınız somon çok yağlı bir balık, hafifleten tariflerde yağlı balığın ne işi var diyebilirsiniz ancak, somonun içerdiği omega-3 yağ asitleri vücuttaki yağ kütlesini azalmasına yardımcı oluyor. Yani çok mu çok faydalı bu somon hafiflemek ve gülümsemek için. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre somon balığı depresyonla mücadelede en etkili olan dört yiyecek arasına da girmeyi başarmış.

Eskimoların bir söylencesinde de Somon Balığının insan yeniden hayat verdiğine inanılırmış. Bu söylenceye göre Somon Balığıyla beslenen insanlar kendilerini yeniden doğmuş gibi hissedip hayatı yeniden kucaklarlarmış.  

Sağlığınız için mutlaka balık tüketin, somon balığını hem sağlığınız hem de hafiflemeniz için tercih edin, mavi denizlerden size hediye olarak getireceği gülümseme paketini de kabul etmeyi unutmayın. 2 farklı somon balığı tarifi hazırladım sizler için şimdilik. Salçalı olanın favorim olduğunu söylüyor ve afiyet olsun diyorum… 

Malzemeler ( 2 kişilik )

  • 2 dilim somon balığı ( 400 – 450 gr kadar )
  • 2 baş sarımsak
  • 2 orta boy soğan
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • Defne yaprağı, kekik
  • Tane karabiber, deniz tuzu ( normal tuz da kullanılabilir ), pul biber



Yuvarlak doğradığımız soğan ve soyulmuş sarımsakları yağlı kağıt serdiğimiz fırın kabına yerleştiriyoruz. Yıkadığımız somonları soğanların üzerine alıp, tane karabiber deniz tuzu serpiştiriyoruz. Her bir somon diliminin üzerine bir adet defne yaprağı koyup 200 dereceye ayarlı fırında yaklaşık 35 dakika kadar pişiriyoruz. 1 su bardağı kaynamış suda 1 yemek kaşığı domates salçasını eritip kekik ve pul biber ekliyoruz.  Salçalı karşımı 35. dakikada balıkların üzerine döküp 5 dakika daha pişiriyoruz.  

Mesaj var: Yanında buharda pişmiş Brüksel lahanası, enginar kalbi ve roka ile servis yapabilirsiniz, denedim çok lezzetli oldu.

by Chef Na

16 Ekim 2011 Pazar

PIRASALI BÖREK




Kış aylarının yaklaşmasıyla bütün market, pazar vb. tezgahlarında yer almaya başladı en sevdiğim sebzelerden olan pırasa... Bu böreği mutlaka denemelisiniz, özellikle yanında beyaz peynirle yemenizi tavsiye ediyorum. Enfes bir lezzet...

Malzemeler
  • 3 yufka
  • 1 kg pırasa
  • 2 adet orta boy soğan
  • 1 şişe maden suyu
  • 1,5 çay bardağı light süt
  • 3 adet yumurta
  • 1/2 demet maydanoz      
  • 1 çay kaşığı sumak
  • 1 küçük kase yulaf ezmesi
  • Pul biber, kara biber, tuz

Gelin bu yumuşacık, çok lezzetli ve aynı zamanda çok da sağlıklı olan böreğimizi hazırlamaya içinden başlayalım. Öncelikle küçük küçük doğadığımız soğanları kısık ateşte üzerine çok az tuz serperek kavuruyoruz. Yıkayıp kuruladığımız pırasaları ince ince doğayarak soğranların yanına ilave edip, baharatları da ilave ederek 5 dakika kadar tavanın ağzı açık bir şekilde kavurmaya devam ediyoruz. Daha sonra tavanın ağzını kapatarak, sebzeler iyice yumuşayıp suyunu çekinceye kadar pişiriyoruz. Pişirme işlemi tamamlandıktan sonra ocağın altını kapatarak doğradığımız maydanozları da ilave ederek böreğimizin iç harcını bir süre dinlendiriyoruz.

Bir kasede maden suyu, 1 çay bardağı süt ve 2 adet yumurtayı mikser yardımıyla iyice kabarana kadar çırpıyoruz. Yufkalardan bir tanesini tezgahın üzerine alıp üzerine geriye kalan yarım çay bardağı sütten 1-2 yemek kaşığı kadar ilave edip elimizle iyice yayıyoruz ve ardından yufkamızı yarım ay şeklinde katlıyoruz. Yufakının uzun olan kısmına hazırladığımız pırasalı harçtan ilave edip rulo şeklinde yuvarlıyoruz. Geriye kalan 2 yufkayı da aynı şekilde hazırlayıp yufkaları bükerek gül şeklini veriyoruz.

Böreğimizi yağlı kağıt serdiğimiz pişirme kabına alıp üzerinde yumurta, maden suyu ve sütten oluşan karşımın tamamını döküyoruz. Bu böreği bir gece buz dolabında dinlendirip pişirdiğimiz zaman, üzerine döktüğümüz karışımı iyice emdiği için çok daha lezzetli oluyor. Şayet o kadar vaktim yok derseniz de, en az 1-2 saat buz dolabında bekletmenizi tavsiye ederim.  

Böreği pişireceğimiz zaman 1 adet yumurtanın sarısını böreğin üzerine sürüp, yulaf ezmesini serpiyoruz ve işte bu kadar bitti... 175 dereceye ayarlı fırında üzeri kızarındaya kadar pişirip afiyetle, börek keyfinden mahrum kalmadan, mutlu mutlu yiyoruz. 

by Chef Na

TARHANA ÇORBASI



Hani daha önce yazmıştım ya her yemeğin bir hikayesi, anıları vardır diye, tarhana çorbasının bende bir değil birden çok hikayesi ve anısı var. Anneannem ya da annemin yapığı mis gibi kokan, dumanı üzerinde tüten, bol baharatlı nefis çorba olarak yer alıyor yemek arşivimde. Her ne zaman ev halkından birisi hasta olduğunda anneciğimin yaptığı ve bir kase içtikten sonra gerçekten kendinizi daha iyi hissettiren, soğuk kış günlerinde doğal ısıtıcı görevi gören hiç eskimeyen bir lezzet.  

Dediğim gibi bende o kadar çok anısı var ki bu enfes çorbanın, benim hikayelerimi anlatırsam eğer çorba tarifine hiç geçemeyeceğim için; internette tarhana çorbasının hikayesi diye yaptığım kısa araştırmanın sonuçlarından en beğendiğimi, en azından hikaye kelimesinin tanımına en çok yakışan, masal tadında olanı paylaşmak istiyorum.  

Bir varmış, bir yokmuş… Eski zamanlarda ülkenin birinde bütün tellallar sokaklarda avazları çıktığı kadar halka duyurmaya çalışıyorlarmış seslerini.  

Duyduk duymadık demeyin, padişah efendimiz ülkemizde yemek yarışması düzenlenmesini emretti. Ülkedeki bütün hanımlar istedikleri bir yemekle yarışmaya katılabilirler. Bu yarışmada her kim padişahımız efendimize hiç tadını bilmediği bir yemeği tattırmış olursa bir kese altınla ödüllendirilicektir. Bunun yanında da saraya aşçı olarak alınacaktır. Duyduk duymadık demeyin.”

Ülkede ki bütün ev hanımlarını yarışmanın heyecanı sarmış. Hem ödül olan altınlar hem de saraya aşçı olmak bulunmaz bir fırsatmış… Herkes en güzel yemeği kendisinin yapacağını hayal ediyormuş. Yapacakları yemekleri kimse kimseye söylemiyor sır gibi saklıyorlarmış.

Yemekler gizlensede ülkeyi mis gibi yemek kokuları sarmış. Çeşit çeşit börekler, çörekler, yemekler, kebablar, tatlılar, dolmalar, sarmalar insan oğlu kokulardan yemekleri tahmin edip iddiaya bile tutuşuyorlarmış.

O ülkenin orman köyünde yaşayan geçimini odun satarak kazanan fakir bir aile varmış. Kendi hallerinde küçük ama mutlu yuvalarında yaşayıp gidiyorlarmış.

Padişahın yemek yarışmasını onlarda duymuş ve kendilerince onlarda telaşlanmışlar ama yarışmaya katılmak içinde çekiniyorlarmış. Özellikle ailenin çocukları çok istiyormuş annelerinin de bu yarışmaya katılmasını.

Çocukların anacığı da kendi halinde hazırlıklarına başlamış. Ülkeyi saran yemek kokuları ormana da ulaşmış fakat bizim ormanda yaşayan fakir aileyi de ümitsizlik sarmış güzel kokulardan.

Babaları çocuklara ve hanımına doğru söylenmiş aklındakileri:  “Koskoca padişah bizim fakir aşımızı mı beğenir? Biz diğerleriyle yarışamayız onların yemekleri zengin yemekleri bizim Dar hane aşının hiç şansı olmaz” demiş.

Anneleri de “ Kazanamazsak da olur ne kaybederiz ki? Hiç olmazsa çoluk çocuk saraya konuk olmuş oluruz padişahı efendimizi görürüz bu sebeple ” demiş ve baba ormana odun toplamaya, anne ise doğruca mutfağa geçmiş.

Bundan sonra yarışma günü gelmiştir… Ülkedeki herkes ellerinde tencereler tepsiler sarayın kapısında sıraya girmeye başlamış. Bizim oduncunun ailesi de milletin onları küçümseyen bakışlarıyla sıralarına geçmiş.

Sarayın vezirleri jüri olmuşlar. Vezirler yemeklerin tadına bakıyor sonra da padişaha sunuyorlarmış yemekleri. Nedense şimdiye kadar tadına baktıkları yemeklerin hepsi bildikleri yemeklermiş. Bazılarını gördükleri gibi tanıyıp tadlarına dahi bakmadan geri çevirmişler.

Sıra bizim oduncunun eşine gelmiş. Çorbayı gören vezirler daha karşıdan dudak bükmüşler. Ama bizim oduncunun hanımı ısrar etmiş tadına bakmaları için vezirlerde bir bakalım deyip çorbanın tadına bakmışlar. Daha birinci kaşıkta yedikleri tada dayanamayıp yine bakmışlar tadına. Bu hayatlarındaki içtikleri en lezzetli çorbaymış. Hemen adını sormuşlar. Hanım da  “ Dar hane aşı ” demiş.

Dar hane aşını padişaha sunmuşlar. Üzerinde dumanı tüten bu çorbayı padişah çok beğenmiş. Daha önce hiç içmemiş bu çorbadan ve bu lezzetle hiç karşılaşmamış. Oduncunun ailesini huzuruna çağırmış. Çorbanın sırrını sormuş. Anneleri de dar hane aşının tarifini vermiş padişaha. İçerisinde bir fakirhanede olabilecek her şey var, ancak dar hane fakirhane anlamına geldiği için sarayda ne işi olur bu çorbanın bu yüzden hiç pişmemişti..

Oduncu ailesi ödülleri olan altınların sahibi olurlar hem de saraya yerleşirler. Anne kadın da sarayın aşçısı olur böylelikle. Onlar ormanda ki evlerinde de muyluymuşlar ama şimdi daha rahat bir hayat sürmeye başlamış ve sonsuza kadar mutlu yaşamışlar. Masal burada bitmemiş, yıllar geçtikçe, yarışmayı kazanan dar hane aşı haneden haneye değiştikçe olmuş tarhana çorbası.

Yöreden yöreye farklılık gösteren tarhananın içeriği genellikle yoğurt, nane, un, kırmızı biber, yeşil biber ve soğandan oluşur. Formuna dikkat edenlerin de rahatlıkla tüketebileceği bir çorba olan tarhanada protein, karbonhidrat, yağ, kalsiyum, demir bulunmakla birlikte, A, B1, B2 ve likopen kaynağıdır. Diyabet, hipertansiyon ve obezitenin tedavisinde beyaz ekmekten daha düşük glisemik indekse sahip olması ve doyurucu, tok tutucu özelliğin fazla olması nedeniyle tavsiye edilen bir besindir. Yoğurt tüketemeyen kişiler için iyi bir alternatif olmasının yanında, tahılların fermantasyonu sonucu oluşan tarhana probiyotik özelliğe sahiptir. Pişirilirken içine nohut, mercimek gibi bakliyatlar ya da ilgili öğünde et grubu besin tüketmemek/ dengeli tüketmek koşuluyla kıyma hatta mantı gibi besinler eklenebilir. Artık hazırlanma aşamasına geçebiliriz, bu çorbayla ben de kendi sarayımın aşçısıyım !!


Malzemeler

·         6 yemek kaşığı acılı toz tarhana

·         1,5 litre su

·         5 diş sarımsak

·         Kuru nane, kırmızı pul biber

·         1/2 su bardağı haşlanmış nohut


Toz tarhanayı tencereye alıp üzerine 2 su bardağı soğuk su ilave ediyoruz. Tarhananın suyun içerisinde erimesi için karıştırarak, ocağın altını yakmadan 20 dakika kadar bekletiyoruz. Sarımsakları küçük küçük doğrayıp karışımın içerine ilave edip, kaynayana kadar karıştırıyoruz. Aynı anda geri kalan suyuısıtıyoruz. Kaynadıktan sonra üzerine sıcak suyu azar azar ilave edip, karıştırmaya devam ediyoruz. Çorbanın kıvamına göre su miktarını ayarlayabilirsiniz. Ben biraz koyu kıvamlı sevdiğim için, tarifteki su miktarı bana yeterli geliyor, siz arzunuza göre ilave edeceğiniz su miktarını ayarlayabilirsiniz. Çorbanızı taneli sevenlerdenseniz blender aşamasını uygulamanıza gerek yok, ben genellikle suyu ilave ettikten sonra blender yardımıyla pürüzsüz bir kıvama gelinceye kadar karıştırıyorum. Çorba kaynadıktan sonra, nohutları ilave edip ocağın altını kısıyoruz ve 5 dakika kadar daha pişiriyoruz. Çorbamız servise hazır. Üzerine bol nane ve pul biber serperek servis ediyoruz. Yanında ekmek tüketmem derseniz, 1 dilim etimek veya bir dilim kızarmış ekmeği kare kare bölerek çorbanıza ilave edebilirsiniz.

Mesaj var: Tarhanayı ilk ıslatıp su içerisinde erittiğimiz zaman rengi açık, beyaza yakın ise 1 tatlı kaşığı domates salçası ilavesi yapılabilir. Bu sayede rengi kırmızılaşacaktır.

Afiyet olsun, sevgiler...

By Chef Na


10 Ekim 2011 Pazartesi

EN LEZZETLİ KISIR



Bu gün günlerden Pazartesi. Orta şiddetli bir Pazartesi sendromu yaşadığım bu günde, bana hafta sonlarını ve keyifli akşam üstü çaylarını hatırlatan bir tarifi paylaşmak istiyorum. Şimdiden ruh halimi değiştirdi bile… Bu tarif benim için çok özel, çünkü bu tarifi sevgili ablamla – Burcu -, kendisi bu günlüğü oluşturmamdaki en büyük destekçilerimden olur, hazırladık. Burcu’nun kısırı olmalı belki bu tarifin ismi, ama ablamla aramızda olan ve asla kopmayacak olan kocaman fiyonklu kız kardeş bağı için fiyonklu kısır olarak adlandırmak istiyorum. İçersindeki bulgurla çok faydalı ve hazırlanış şekliyle çok sağlıklı ve hafif olan fiyonklu kısırı tadanlar için bu kadar lezzetli yapan sevgili ablamın elleri midir bilmiyorum ama sizlerin de malzemelerin içine bir miktar sevgi katarak deneyeceğinizi biliyorum. Yani kısacası bu fiyonklu kısırın en az tarifi oluşturanın hazırladığı kadar lezzetli olacağı garanti. Kısır sevenler ve formuna dikkat edenler mutlaka deneyin. Günlük ekmek miktarımı yediğim miktarına göre ayarlayarak, çok severek yediğim bu güzel tarif için ablama teşekkür ediyor ve ellerine sağlık diyorum.

Malzemeler

  • 2 su bardağı bulgur
  • 1/2 su bardağı domates püresi ( Biz kendi hazırladığımız domates suyunu kullanmayı tercih ediyoruz, ancak marketlerde hazır satılan katkısız domates sularından da kullanılabilir. )
  • 1,5 su bardağı sıcak su
  • 1/2 demet maydanoz
  • 7 dal taze soğan
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1/2 çay bardağı zeytin yağı
  • 3 adet limonun suyu
  • Pul biber, nane, tuz, kara biber ( Nane taze nane olarak da kullanılabilir. ) 
Öncelikle sağlığa son derece faydalı olan bulgurumuzu orta boy bir tencereye alıp, üzerine sıcak suyumuzu ilave edip tencerenin ağzını kapatıyoruz. 20 dakika kadar bulgurların kabarmasını beklerken, maydanozlarımızı ince ince kıyıyoruz. Onları afiyetle yememize çok az kalan sevgili bulgurlar şiştikten sonra, zeytin yağı, domates - biber salçaları ve limon suyunu ilave edip, ortaya çıkan güzel kokuyu içimize çekerek ve en önemlisi gülümseyerek alttan üste doğru, yavaş yavaş yoğuruyoruz. Tüm malzemeler özdeşleştikten sonra, ince ince kıyılmış maydoanozları ve küçük küçük doğranmış taze soğanları fiyonklu aksesuarı henüz eksik olan bulgurlu karışıma ilave edilyoruz ve tahta kaşıkla yavaşça karıştırarak O’ nu fiyonklu kısır haline getiriyoruz.

Biz bu tarifi çok çok beğendik, hatta bayıldık, siz ??

by Chef Na

9 Ekim 2011 Pazar

KAHVE SOSLU MUHALLEBİ


Bu tatlıyı denerken, kafamda tarifi oluşturmaya başladığım andan başlayarak ortaya çok güzel, hafif vr serinleten bir tatlı olacağına emindim. Yeni bebeğim doğduğunda hiç de yanılmadığımı anladım ve canlarım deneklerimden çok güzel eleştiriler aldım. Hatta sütlü tatlıları genel olarak sevmeyen sevgili eniştem Umut bile çok beğendi. Konu sütlü tatlı olduğu zaman O’nun beğenmesi benim için önemli, çünkü kolay kolay beğenmez... Bu tatlı dayanılmaz Christian Louboutin’lerin gördüğü ilgiyi gördü ve anında tükendi. Mutlaka deneyin derim yani diyoruz biz ailecek.

Malzemeler

·         4 su bardağı light süt

·         4 yemek kaşığı pirinç unu ( Tatlılarda genellikle vanilyalı olanı tercih ediyorum, hayır siz de edin diye söylemiyorum, yalnızca öneri )
·        2 yemek kaşığı nişasta
·         4 yemek kaşığı toz tatlandırıcı

·         3 adet şeftali

·         1 su bardağı kadar Nestle nesfit (Sade olanı lütfen.)

Sos İçin

·         1 paket Nestle lif active light

·         3 yemek kaşığı nişasta

·         3 yemek kaşığı toz tatlandırıcı

Sponsorum Nestle değil, yalnızca denk geldi bilmenizi isterim. Hadi hazırlayalım artık muhteşem louboutinimi. Süt, un, nişasta ve şekeri kısık ateşte muhallabi kıvamına gelene kadar sürekli karıştırarak pişiriyoruz. Piştikten sonra 5 dakika kadar blenderla da karıştırırsak bu louboutini giymeye bile kıyamazsınız belirteyim. Muhallebiyi ıslattığımız borcama döküyoruz ve üzerine küçük küçük doğradığımız şeftalileri yayıyoruz. En üste ise, hafif iri kalacak şekilde robottan geçirdiğimiz nestle nesfiti yerleştirip sos için hazırlıklara başlıyoruz. Nestle lif active light bireysel olarak gerçekten çok başarılı bir ürün olmuş, denemeyeniniz varsa mutlaka deneyin derim. Neyse, 2 su bardağı suya bir paket Nestle lif active light, nişasta ve tatlandırıcıyı ekliyoruz. Kıvamı boza gibi oluncaya kadar pişiriyoruz. Bu lezzetli ve sağlıklı sosu tatlımızın üzerine dökerek, serinlemesi için buzdolabına kaldırıyor ve soğuyunca yanında tarçınla servis yapıyoruz. Biz bunu çok çok sevdik ya siz?
Mesaj var: Fotoğrafta çok net görünmeyen tatlıma haksızlığı ben kendim bizzat yaptım ne yazık ki. Tamamen amatörlüğümün sonucu olan resim için sevgili tatlımdan özür diliyorum !!
by Chef Na